Çocukluğumda annemin anneannesine giderdik.
Bir durdunuz değil mi? ‘Annemin anneannesi…’ Bizim aile kadınları genç evlenir. Bu sayede kızımın doğumuyla 5 jenerasyon birlikte vakit geçirme şansımız oldu. Kendimi bildiğimden beri evrimi, uzayı, nereden ve hangi amaçla Dünya’ ya geldiğimi sorgulayan biri için geçmiş jenerasyonlarından direkt bilgi alabilmek şimdi düşününce ne büyük bir şans.
Annemin anneannesine gittiğimizde en sevdiğim şey, evdeki antikalar ve annemin dayısının koleksiyonlarını incelemekti. Daha genç okuyucular için ortamı anlatmak gerekirse; o zaman başımızı gömeceğimiz cep telefonları ya da tabletler yoktu. Gittiğimiz evde ya sıkıntıdan çatlar ya da Halil Dayı gibi enteresan eşyaları olan biri varsa oyalanırdık.
Halil Dayı’ nın tüm dünya’ dan mektup arkadaşları vardı. Birbirlerine yazdıkları mektuplarla, hediyeler yollarlardı. Evde çeşit çeşit biblolar vardı. Pul meraklısıydı. Para koleksiyonu vardı. Bütçesi el verdiğince gezer fotoğraflar çekerdi. Anlayacağınız bu konularda merak sahibi bir çocuk için Halil Dayı’ nın dolapları derya denizdi. Tek tek inceler, ondan hikayelerini dinlerdim.
Bu güvercin figürü ile de o yaşlarımda karşılaştım. Kendisinin tasarımıydı, çeşitli kağıtlara versiyonlarını yapmıştı, gönderdiği mektuplarda kullanıyordu. Hiç elini kaldırmadan çizdiğinden bahsederdi. Onlara her gittiğimizde bir şekilde o figür hep ortaya çıkardı. Vefat ettiğinde ondan kalan koleksiyonlarla birlikte bu kuş da bana geldi.
Astroloji yolculuğum beni kurumsallaşmaya doğru götürürken içimdeki ses bu kuş figürünü kullanacağımı dudaklarımdan dökülen kelimeler oldu. Kararımı eşime söyleyip, figürü arşivden bulmamız gerektiğini söylediğimde bana bir şekilde çizimlerden birini cüzdanında taşıdığını söyledi. Hayat ne enteresan! Bu hayat yolculuğunda sizinle seyreden kişilerin, hayvanların, eşyaların, olayların hepsi bir şekilde aslında size hizmet ediyor. Hayat bir sınavsa; size iyi kötü ama illa bir nihayete erecek olaylar yaşatıyor. Tüm yaşamınız boyunda tüm karşılaştığınız insanlar, hayvanlar, eşyalar, ortamlar sizin gelişiminiz için var. Bunları yaşamınıza olması ya da gelmesi gerektiği zamanda alıyorsunuz.
Zaman, Ol! deyince oluyor. Ne öncesi ne sonrası.
Çevrem uzun zamandır bana Ol! diyordu. 1.Ev Başak Stelyum’u olan bir kişi olarak ben ne zaman Ol’dum diye düşünürüm bilemiyorum, çünkü Okült Karma Astroloji’ de kimsenin daha Ol’dum diyebilecek seviyeye geldiğini düşünmüyorum. Bu yolda hepimiz çeşitli seviyelerdeki öğrencileriz. Kadim dönemlerden Sanayi Devrimi’ ne kadar insanlık gezegenimizle, doğa ve gökyüzü ile yaşam tarzı ile bağlantıdaydı. Özellikle, Sanayi Devrimi ile birlikte insanlık sistematik şekilde okült bilimlerden koparılmış, ve bilgiler bilinçli olarak insanlıktan gizlenmiş. Elbette ‘Ne zaman evlenirim?’ sorusunun cevabını veren piyasa astrolojisinden bahsetmiyorum. İnsanların durup kendini ve içinde bulunduğu sarmalı sorgulamaya başladığı, farkındalığın arttığı günümüz dönemi itibariyle Astroloji, özellikle Ezoterik Karma Astroloji evren ile insanın uyumunu göstermesi açısından bu noktada çok önemli. İnsanın kendini fark edebileceği, durup çevresini sorgulayabileceği, evrenle yeniden bağlantıya geçmesine yardımcı olacak Okült bilimler tekrar olması gereken değeri geri kazanacak ve insanlığın bu konulara yeniden değer vereceğini biliyorum.
Ülkemizde de son 20 yılda suya Astroloji’ nin öncüleri bu suya taş attı. O taşın yarattığı halkalar suyun üzerinde çemberler oluşturmaya, yavaş yavaş etki göstermeye başladı. Bu noktada amacım insanlığın bu farkındalık uyanışı süreci içinde, Zamanın ‘Bul!’ dediği kişilere doğru bilgiyi ulaştırabilmek ve onların hayatında benden gelecek yap boz (puzzle) parçasını teslim edebilmek. Sonra umarım onlar doğru şekilde hayatlarına o puzzle parçasını
yerleştirecekleridir.
Çocukluğumdan beri hayat deneyimim içindeki bu kuş figürü, benim logom olarak hayat yap boz’ umun bir parçası olarak şimdi yerine oturuyor. Teşekkür ederim Halil Dayı! Ruhun Şad olsun.
Yolculuğumuza başlayalım…
Sevgiler,
Sezin